2018 yılında hayata geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformdur. Bu reformun ilk yılları, içsel ve dışsal faktörlerin etkisiyle, başarılı değilmiş gibi gözükse de yapılacak revizelerle tarihe altın harflerle geçebilir. Türkiye tarihinde birçok başarılı ve başarısız reform örnekleri mevcuttur. Türkiye yüzlerce yıllık devlet yönetiminde bu türlü reformlar konusunda deneyimli bir ülkedir.
Cumhuriyet tarihinden önce Osmanlı İmparatorluğu’ndaki en dikkat çekici reform II. Mahmud zamanında yapılmıştır. Amacına ulaşamayan bir reform olduğunu söyleyebiliriz. Zaten başarılı bir reform olsaydı Osmanlı İmparatorluğu yıkılmazdı.
Devlet yönetimini başarılı şekilde gerçekleştirmenin yegâne yolu, tarihi iyi okumaktan geçer. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısı için, II. Mahmud dönemi reformlarını okumak yerinde olacaktır.
II. Mahmud dönemi reformları, Avrupa ülkelerine göre geride olan Osmanlı’nın Avrupa’yı yakalaması amacıyla yapılmıştır. Bu reformların geçmişte Avrupa ülkelerindeki gibi başarılı olacağı düşünülmüş, fakat büyük bir yanılgı içinde olunduğu sonradan anlaşılmıştır. Çünkü Avrupa ülkeleri, reformdan önce halk üzerinde aydınlanma gerçekleştirmiş; bu aydınlanma, yönetimsel reformların temeli olmuştur. Hal böyle olunca reformlar da amacına ulaşmış ve gelişme sağlanmıştır.
Osmanlı’da aydınlanma olmadan reformlara başlanmıştır. Geleneksel düşünceye sahip halk da reformlara karşı büyük bir direnç göstermiştir ve reformları benimsenmesi çok zor olmuştur. Alt yapı olmayınca reformlar da sağlam temelli inşa edilememiştir. Mesela yeniçeri ocağını kaldırılınca yerine kurulan askeri birimler eğitim verecek subay bulunamamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin halka tanıtımının, anlatımının yetersiz olduğu görülmektedir. Buna karşın sisteme karşı olanların yapmış olduğu propaganda ile ülkede yaşanan tüm sorunlar sisteme mal edilmiş ve başarılı da olunmuştur.
II. Mahmud döneminde savaşlar çokça olduğu için reformlar için zaman ve mali kaynak bulunamamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hayata geçmesinden çok kısa bir süre sonra dünya genelinde pandeminin ve ardından savaş durumlarının olması II. Mahmud dönemi ile benzerlik göstermektedir. Bu bağlamda tarihten alınacak ders reform, bir süre devletin en önemli gündem maddesi olmalıdır.
II. Mahmud sadece halkını değil çevresindeki ekibini de değişime inandıramamıştır. Değişimi yapacak liyakatli kadro bulamamış ve kaht-ı rical durumu hasıl olmuştur. Reformu yapacak kadro olmadığı için, geleneksel kadrolar reformu sürdürmek zorunda kalmıştır. Bu kadroların reformlara karşı olduğunu düşünürsek başarıya ulaşılamamasının çok normal olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde de Hükümet Sisteminin başlangıcından itibaren yapısını koruyan bürokratik yapı, değişim ve gelişim döneminde yenilenmelidir. Kurucu yöneticilerin en büyük sıkıntısı, kurdukları sistemin mükemmel olduğunu düşünüp herhangi bir revizeye ihtiyaç duymamasıdır. Revize ihtiyacının dile getirilmesi kişiselleştirilir ve bu durumda gelişim önünde engel olabilirler. Bu sebeple değişime inanan bir kadro kurulmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, II. Mahmud dönemi reformları ile bağdaştırıldığında çıkarılacak ana dersler bu kadardır. Tarihten ders alan bir devletin, geleceğe güvenle bakacağını unutmamalıyız.
İlk yorum yapan siz olun