Hayat insana hiçbir zaman düz bir yol sunmaz. Mutlaka herkesin hayat yolculuğunda engebelerin, yıkık köprülerin ve tehlikeli bölgelerin olduğu bir yol vardır.
Herkesin derdi kendine büyüktür. O yüzden kimsenin yolculuğunu küçümsemeden veya gözümüzde büyütmeden sadece kendi yolumuza ve yolumuzdakilere odaklanmalıyız. Bu bir oyun gibi aslında. Bir yolda ilerliyorsunuz ve yolculuk sırasında karşınıza çeşitli sorunlar, engeller geliyor. Tabii ki bu kadar basit ve kolay değil, keşke olsa. Ama insanlığın ilk zamanlarından beri bugüne bu insanın kaderi ve imtihanı. Dünyanın amacı da bu değil mi zaten? Ayrıca olgunlaşmanın yolu zorluklar yaşamak. Nietzsche’nin “acıyı da derdi de severim ben; yanımdan geçer beni büyütürler.” sözünü hatırlatmakta fayda var. İnanın herkesin hayatı imtihanlarla dolu. Ama tarihe baktığımızda asla pes etmeyenlerin, bedel ödeyenlerin başarılı olduklarını görüyoruz.
Başarı, hiçbir zaman gökten bedavaya inmez. Her şeyin bir bedeli vardır. Bedeli ödemeden elde edilen zaferin de tadı ve anlamı olmaz. Anlamsız zaferler, uğruna bedel ödenmemiş olanlardır ve tarih bu zaferleri asla yazmaz. Allah’ın en sevdiği kulları olan peygamberlerin hayatına odaklanalım. Hangi peygamberin rahat, sıkıntısız, bedel ödemediği bir hayatı olmuş? Hepsi istisnasız dertlerle, sorunlarla ve insanlarla uğraşmış. Üstelik ilahi yaratıcının kurallarını yaymak üzere görevlendirilmiş olmalarına rağmen. Demek ki sıkıntılarda, dertlerde bir tılsım var. O tılsımı görebilenlerin olgunlaştığına inananlardanım.
Elbette insan etten kemikten yaratıldı, duyguları var. Sıkıntıları olduğunda mutlaka mental çöküşler yaşayacaktır ki peygamberlerin bile böyle dönemleri olmuş. Ama başarılı insanı diğerlerinden ayıran işte tam da bu. Başarılı insanların bu çöküş süreci diğer insanlara göre çok kısa sürmektedir. Onlar bir an önce kendini toparlayıp içinde bulunduğu durumdan kurtulma yolu arar. Diğer insanlar gibi yani başarısız insanlar gibi kendini koyuvermezler. Tam da bu konuda Hume’un şu sözü aklıma gelir; “Eğer burada durup daha ileri gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?” Evet gerçekten daha ileri gidilmeyecekse neden bunca yol gelindi? Dert, tasa, sıkıntı bu dünyadaki istisnasız herkes de var. Sekiz milyar insan, kendi imtihanını yaşıyor. Herkesin yolu engebeli.
Kendinizi metalara, materyallere odaklamayın, davalara adayın. İnandıklarınız yolunda sıkıntılarınız olsun. İnandığı yolda mücadele edenlerin başarısızlıkları, zafer yolunda verilmiş birer madalya gibidir. Günümüz dünyasında bunu başarabilmek gerçekten büyük bir iş olacaktır.
İlk yorum yapan siz olun