İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dengeli Kalkınma Modelinde Devletin Rolü

Dengeli kalkınma, yeni çağın süper güçlü ülkelerinden biri olmak amacıyla devletin, sivil toplumun, özel sektörün ve toplumun bir araya gelerek oluşturduğu, bileşik gücün ülkenin kalkınmasını sağlamak üzere yaptığı çalışmalara denir. Bir ülkenin kalkınması devletin görevidir algısının yerini genele yayılan sorumluluk gerçeği almak üzere. Yeni çağda kalkınma için sadece devlete sorumluluk yüklenmeyecektir. Dengeli bir kalkınma, başarının anahtarı olacaktır.

Kalkınmada denge kavramı iki farklı amaçla kullanılmaktadır. Birincisi kalkınma için devlet, sivil toplum, özel sektör ve toplumdan oluşan paydaşlarla bir planlama yapılmasıdır. İkinci olarak kalkınma sonucunun toplumun dengeli şekilde herkesçe hissetmesi ve fayda görmesidir. Yani hem girdi hem çıktı aşamasında dengeli olmayı ifade etmektedir.

Kalkınmada ana sorumluluk devletindir. Kalkınma için planlama yapacak, rolleri dağıtacak, koordinasyonu sağlayacak ve denetimi yapacak paydaş devlettir. Bu rol çok önemlidir. Zira kalkınmada hedefin tutmamasının esas sorumlusu devlettir. Çünkü tüm yetki ve yaptırım gücü devlettedir. Bileşik güç paydaşları arasındaki en geniş yetki devletindir. Dolasıyla da hedefe ulaşıp ulaşmamanın sorumlusu devlettir.

Devlet çok iyi şekilde organizasyona sahip ve yetkin bireylerin olduğu bir yapıda olmalıdır. Aksi durumda kalkınma için görevini layığı ile yapamayacak, kalkınma hedeflerine ulaşılamayacaktır.

Devletin yönetimi, diğer paydaşların yönetimine göre hem daha zor hem de daha kolaydır. Zordur, çünkü yapısı itibariyle farklı kuralların ve geçerliliklerin olduğu bir alandır. Kolaydır, çünkü organizasyonun büyüklüğü sayesinde idare etmek orta ve küçük organizasyonlara göre daha kolaydır.

Devletin uygulamada kalkınma çalışmaları kapsamında en çok ihmal ettiği konu denetimdir. Uygulamada denetimlerin genelde usul yönünde ve/veya mali yönden gerçekleşmekte olduğunu söyleyebiliriz. Yönetimsel denetim, devletin ihmal ettiği bir konudur. Çünkü devletin siyasette iç içe olması, siyasi sonuçların olmaması için yönetimsel denetim kısımları ihmal edilmiştir. Fakat bilinmelidir ki, ülkenin menfaati yönetimsel denetimdedir. Sonuçları ne olursa olsun devletin yönetimsel denetim mekanizmasını harekete geçirmesi gerekiyor. Aksi durumda kalkınma yolunda yapılanları, yapılmayanları, eksikleri, yanlışları ve mevcut durumu tespit etmek imkânsız hale gelir.

Yeni çağda devletin siyasette arasındaki mesafenin açılması ve devlet yönetiminin siyasetle bu kadar iç içe olmaması gerekir. Devlet, siyaset dahil, tüm kurumların üzerinde tek başına olmalıdır. Devletin siyasetle iç içe olduğu hiçbir yönetim modeli başarıya ulaşamamıştır, ulaşamayacaktır da. Çünkü siyaset ve devlet, birbirinden bağımsız, iki ayrı kurumdur ve her zaman da öyle olmalıdır. Ne devlet siyasileşmeli ne de siyaset devletleşmeli. Sınırları içinde de hareket etmelidirler. Devletin bağımsız, saf ve ari bir yapıda olması çok önemlidir. Aksi durumda kalkınmanın dengesi bozulur ve amacına ulaşamaz. Bu da ülkeyi ve de kelebek etkisiyle dünyayı etkiler.

Sonuç olarak devletlerin kalkınmada dengeli olunmasını sağlama ve kalkınma yolunda ülkenin tüm paydaşlarının yer aldığı bileşik gücü çok iyi tertiplemesi gibi bir görevi vardır. Yönetimsel denetimle de kalkınma yolunda tüm paydaşları denetlemeli ve kalkınmanın sağlanması için, egemenlik gücüne dayanarak elde ettiği tüm yetkiyi sonuna kadar kullanmalıdır. Aksi durumda kalkınmada hedeflere ulaşılamaz. Devletin saf ve ari şekilde olması tüm bu çalışmaları yapmasını daha kolay getirecektir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir