Devlet felsefesi, devletin varlığını ve meşruiyetini sorgulayan düşünce ve ideolojileri ifade eder. Bu felsefe, devletin varlık nedenleri ve meşruiyetini sağlayan unsurların toplamını kapsar. Siyaset felsefesinin temelinde de devlet felsefesi yatar. Devlet felsefesi zayıflamaya başladığında, bu durum devlette ve dolayısıyla toplumda bir amaçsızlık yaratır; bu süreç daha da derinleşirse toplumsal bir depresyon ortaya çıkabilir.
Devlet felsefesi, devletin varlığının amacını sorgulayan bir yapıdır. Devlet neden var olmalı, neden güçlü olmalı gibi sorulara yanıt arar. Siyaset felsefesi bu soruların etrafında şekillendiğinde, devlet felsefesi topluma da sirayet eder ve böylece toplumun felsefesi veya amacı belirlenmiş olur. Ancak, devlet felsefesinde yaşanan bozulmalar, bu felsefenin unutulmasına yol açarsa, bu durum siyaset kurumuna ve topluma yansır; sonuç olarak toplum, yaşama amacını bilmeyen bir kitle haline gelebilir.
Devlet felsefesinin belirlenmesi sürecinde dikkatli ve vizyoner olunması gerekmektedir. Aksi takdirde, ortaya çıkacak amaçsızlık, toplumun her bireyine sirayet eder. Devlet felsefesi değişkenlik gösterebilir, ancak sık sık değişmesi de sağlıklı değildir. Dünyanın belirli dönemleri vardır ve bu dönemler önemli kilometre taşları olarak değerlendirilebilir. Örneğin, 2019 yılında ortaya çıkan COVID-19 pandemisi, yeni bir çağın başlangıcını simgeler ve bu durum önemli bir kilometre taşıdır. Bu noktada, yeni bir dünya düzeninin kurulacağı açıktır. İşte bu tür dönemlerde, devlet felsefesinin yenilenmesi gerekmektedir. Benzer önemli kilometre taşlarında, devlet felsefesi dünya konjonktürüne göre güncellenmelidir.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi (MADYS), devlet yönetiminin en kritik unsurlarından biri olan denetimi ön planda tutmaktadır. Denetim, gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin kontrol edilmesine olanak tanır ve bu mekanizma, devlet felsefesi çerçevesinde bir kontrol aracı olarak işlev görür. MADYS yaklaşımında, devlet felsefesinin varlığı, sistemin sağlıklı bir şekilde işlemesi için süreklilik sağlarken, devlet yetkilileri ve tüm kadroların hedef odaklı çalışmalarını da destekler. Bu durum, siyaset ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla topluma da yansıtılacaktır. MADYS, mevcut yaklaşımlardan farklı olarak, topluma ulaşmada yalnızca siyaset kurumuna değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler yüklemektedir. Çünkü siyaset her zaman toplumun tamamında karşılık bulamayabilir; ancak sivil toplum, toplumun geneline ayrıştırıcı değil, birleştirici bir unsur olarak ulaşma imkânı sunar. Bu nedenle, devlet felsefesi çerçevesinde devlete düştüğü kadar, siyaset ve sivil toplum kurumlarına da sorumluluklar düşmektedir. MADYS, devleti, siyaseti ve sivil toplumu bir araya getiren yapıya “birleşik güç” tanımını getirir. Bu birleşik güç, ülkenin kalkınması için hayati bir öneme sahiptir. Devlet felsefesinin topluma yayılması için birleşik gücün gerekliliği, MADYS’nin bu kavramı ortaya koymasının ne denli isabetli olduğunu gösterir.
Örneğin, Türkiye 2023 hedeflerine ulaşamamışsa, bunun nedeni devlet felsefesinin yeterince benimsenmemesi ve birleşik gücün etkin bir şekilde kullanılamamasıdır. Bu başarısızlık, devlet yönetimindeki kişilerin ve tüm kadronun da 2023 hedeflerini içselleştiremediğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, devlet felsefesi yalnızca belirlemekle kalmamalıdır.
Devlet felsefesinin başarılı olabilmesi için iki temel unsur bulunmaktadır. Birincisi, devlet felsefesinin belirlenmesi; ikincisi ise bu felsefenin, başta devlet olmak üzere, birleşik güç aracılığıyla tüm topluma yayılması ve toplumun bunu içselleştirmesinin sağlanmasıdır. Bu iki aşamalı yol haritası başarıyla uygulandığında, devlet felsefesinin işlevsiz kalması için hiçbir neden kalmayacaktır.
Sonuç olarak, MADYS için devlet felsefesi, tüm yönetim sisteminin ve faaliyetlerin amacını temsil ettiği için vazgeçilmezdir. Bu nedenle, devlet felsefesi kavramına daha geniş bir perspektiften yaklaşan MADYS, felsefenin yalnızca devletle sınırlı kalmaması gerektiğini, birleşik güçle topluma yayılması gerektiğini ve her bireyin bu felsefeyi benimseyerek çalışmanın, üretmenin ve liyakatli olmanın önemini içselleştirmesi gerektiğini savunmaktadır.
İlk yorum yapan siz olun