Devlet yönetimi, farklı grupların bir arada bulunduğu heterojen bir yapıya sahiptir. Bu özellik, onu diğer organizasyon yönetimlerinden ayıran önemli bir unsurdur. Bu grupların veya tarafların dengede kalması ve birbirleriyle çatışmaması, yönetimin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve başarıya ulaşması açısından kritik öneme sahiptir. Ancak, devlet yönetiminde zaman zaman taraflar arasında devlet gücünü ele geçirme veya maddi kazanç sağlama amacıyla bir üstünlük mücadelesi yaşanmaktadır. Farklı türlerdeki darbeler, tarafların devlet yönetiminde güç kazanma ve zenginleşme çabalarının birer örneğidir. En yaygın görülen darbe türleri arasında askeri, ekonomik, kadrolaşma ve hukuki darbeler bulunmaktadır. Bu tür darbeler, grupların veya tarafların üstünlük elde etme amacıyla gerçekleştirdikleri eylemlerdir ve çeşitli sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçların en fazla olumsuz etkilediği kesim ise toplumdur.
Devlet yönetimi yapısı, aşağıdaki taraflardan ve gruplardan oluşmaktadır.
Her grup kendi içinde homojen özellikler taşırken, genel olarak heterojen bir yapı sergilemektedir. Devlet yönetim yapısı ne olursa olsun, belirli sınırlarla tanımlanmış ve bu sınırların aşılmaması gereken bir nitelik taşır. Grupların veya tarafların sınırları, her devletteki yönetim yapısı, ülkenin kültürü ve yönetim şekli gibi birçok değişkene bağlı olarak farklılık gösterir. Bazı devletlerde devlet aklı daha baskınken, diğerlerinde siyaset kurumu ön plandadır. Sınırların tek bir doğru tanımı yoktur ve olamaz. Ülkenin yapısı, grupların sınırlarını belirleyen en önemli etkendir.
Devlet yönetiminde yer alan grupların her birinin farklı görevleri bulunmaktadır. Her grup, kendi içinde önemli roller üstlenmiştir ve bu görevlerin başka gruplar tarafından yürütülmesi mümkün değildir. Bu nedenle, her grup veya taraf, belirli sınırlar içinde kendi görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek için çaba göstermelidir. Örneğin, siyaset kurumu bürokrasinin görevlerini üstlenemez; benzer şekilde, bürokrasi de teknokrasi kurumunun görevlerini yerine getiremez ve bu tür bir çaba, birçok olumsuz sonuca yol açabilir.
Bazı gruplar, zaman zaman devlet yönetiminde gücü ele geçirme çabası içine girebilir. Bu grupların amacı, zenginleşerek devlet yönetiminde mutlak bir güç elde etmek ve kendi vesayetlerini kurmaktır. Gücü ele geçirmek için çeşitli yöntemler kullanıldığı daha önce belirtilmiştir. Bu yöntemlerin en sinsi olanı, mevcut sistemi manipüle ederek vesayeti ele geçirmektir. Devlet yönetim sisteminin zayıf noktalarını tespit ederek veya bu zayıflıkları yaratarak, yönetim yapısındaki belirli gruplar üzerinde etkili olanlar, en sinsi ve güçlü darbeyi gerçekleştirmiş olurlar. Her grup, kendi destekçilerini oluşturmak için bir çeteleşme sürecine girer ve kimsenin fark etmediği bir vesayet sistemi kurulur. Toplumda herhangi bir aksama olmadığı sürece bu darbe süreci gizlice devam eder. Ancak ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar ortaya çıkmaya başladığında, bu durum gün yüzüne çıkar. Fakat idari darbenin failleri, gizli oldukları için ancak belirli bir süre sonra tespit edilebilir. Son yıllarda, devlet yönetimini tamamen ele geçirmek isteyenler bu tür darbeleri tercih ettiği görülmektedir.
İdari, askeri veya diğer türdeki darbeleri önlemenin en etkili yolu yönetimsel denetimdir. Bu nedenle, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi sistemi, denetimin yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra dördüncü bir güç olması gerektiğini savunan Denetimli Kuvvetler Ayrılığı Kuramını geliştirmiştir. Devlet yönetimi yapısının korunması ve sağlıklı işlemesi için, denetim erkinin bağımsız, tarafsız ve liyakatli bir şekilde çalışması esastır. Aksi takdirde, devlet yönetimindeki güç dağılımının korunmasında ve gruplar arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde zorluklar yaşanabilir. En önemlisi, devlet yönetim sistemi darbeye karşı savunmasız hale gelir. Devlet yönetimindeki her türlü vesayeti ortadan kaldırmak için yönetimsel denetim şarttır.
İlk yorum yapan siz olun