2019 yılında ilan edilen pandemi ile yeni bir çağ başladı. Henüz geçiş sürecinde olmakla birlikte 2025 yılında tam anlamıyla başlamış olacak. Eski çağa dair ne varsa hızla yıkılıyor. Yerine yeni kurallar, alışkanlar ve düzen geliyor. Hal böyle olunca yeni çağ için ülkemizi hazır hale getirmemiz gerekiyor.
Ülkeler bazında daha merkezi, ulusal ve başkanlık tipi ile yönetimin hâkim olması, başarıyı getirecek. Devletler, yeni düzen içerisinde süper güç olabilmek için kıyasıya rekabet içerisindeler. Yeni çağ başlayana kadar hazır olmaları gerekiyor. Neredeyse tüm devletler hazırlıklara başladı! Bu süreçte devlet yönetimine dair ne varsa sil baştan ele almalı ve gerekli revizeler yapılmalıdır.
Yeni çağın özelliklerinden birisi de tek konu tek kurum olmasıdır. Yani devlet yönetiminde dağınık halde bulunan konuların tek çatı altında toplanması. Bu model gerek hızlı hareket edebilmek gerekse başarılı politikalar oluşturmak gerekse de denetim açısından faydalı olacaktır.
Devletlerin en önemli hedefi kalkınmadır. Yeni çağda kalkınma özel sektör eliyle olacak olup, süper güçlü devasa şirketlere sahip ülkeler süper güçlü konuma gelecektir. Bu sebepten ötürü kalkınma için özel sektörün önünü açan politikaları azami hale getirmek süper güç olmak isteyen tüm ülkelerin başlıca görevidir.
Ülkemizde fiilen 2018 yılında geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yeni çağa uyum sağlamak için yapılacak reformlar açısından fırsatlar barındıran bir sistemdir. Bu durumu lehimize kullanmamız gerekiyor.
Her yeni sistemde revize doğal bir süreçtir. Hele ki yolun başında. Çünkü sistem kurulur, deneyimlenir, gerekli revizeler yapılır, tekrar deneyimlenir, tekrar revizeler yapılır ve bu döngü içerisinde ilerler. Her sistem sürekli değişime uğramak zorundadır. Bu doğanın kanunudur. Yerinde sayan, hiç değişime uğramamış sistem, mükemmel sistem olmadığı gibi kötü bir sistem olduğunu söyleyebiliriz.
Ülkemizde de yeni sisteme geçeli dört yıl olması, bize deneyimlemedeki eksikleri görme imkânı vermiştir. Dünya düzenindeki bu değişimlere uyum sağlamak açısından “süper güçlü Türkiye” olma yolunda özel sektörün önünü açan reformları yapmalıyız. Çünkü iş dünyası için parlamenter sistemdeki eski çağın bürokratik sorunları devam ediyor. Bu sorunu ortadan kaldıracak olan yine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Kalkınma ve iş dünyasının başarısı için “Kalkınma ve İş Dünyası Bakanlığı” kurulmalıdır. Bu bakanlık ile iş dünyasına dair ne varsa her şeyi tek çatı altında toplanmalıdır. Mevcut sistemde iş dünyasına dair farklı bakanlıkta bulunan tüm konuların bu bakanlık altında genel müdürlük seviyesinde toplanması esası ile hareket edilmelidir.
Yeni çağda devletlerin, özel sektörün ülkelerine yatırım yapması ve ürünlerinin dünya ölçeğinde satışının gerçekleşmesi için lobi rolü bulunmaktadır. Bunun için gereken tüm organizasyonel yapılanmayı gerçekleştirmeli ve kanunları çıkarmalıdır. Aksi durumda süper güçlü olması çok zordur.
Sonuç olarak devletimizin mevcut sisteminin revizesi ve yeniden yapılanması için en uygun zamanda olduğumuzu belirtmekte fayda var. Cumhuriyetimizin 100. yılını bu yeni yapılanma ile karşılamamız gerekiyor ve yeni çağda süper güç olmak için bu yeni sistemde çalışmamız gerekiyor. İnancım o dur ki; önümüzdeki yeni çağ, Türkiye’nin çağı olacaktır.
İlk yorum yapan siz olun