İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kamu yönetiminde başarının anahtarı: Liyakat

İster yerel ister merkezi kamu hizmetlerinde yaşanan bir aksaklıkta, vatandaşın ilk tepkisi liyakat üzerine olur. Hiç kimse gerçekten liyakatin tam olarak ne olduğu bilmeden yorum yapar. Liyakat tarih boyunca, iktidarın kamu hizmetlerindeki atamaları için muhalefet tarafından sıkça eleştiri konusu olmuştur. Eleştiriler bu kulvara evrildiği zaman da kamu hizmetlerinin tam bağımsız şekilde verilebilmesinin de imkânı kalmıyor. Herkes zarar görüyor.

Dünyadaki değişim yaşadığımız şu dönemde liyakat kavramının tanımının yeniden yapılması gerektiğini düşünüyorum. Taraflı tarafsız herkesin üzerinde uzlaştığı ve ivedi olarak üst düzey seviyeden başlayarak atamaların bu tanıma göre yapılması gerekiyor. Elbette ki kamu tarafında işler biraz karmaşık. Çünkü kamuda üst düzeydeki insanlar siyasi kişiliklerden oluşuyor. İşin doğası da böyle olmasını gerektiriyor zaten. Lakin siyasi kimlik diğer bütün kimliklerin, özellikle liyakat kavramının önüne geçerse, en büyük zararı atamayı yapan iktidar görecektir. Bir yönetimde iktidar kendine zarar vermek isterse liyakatsiz kişilerden oluşan atamaları yapması kâfi. Zira ardı domino etkisiyle hızlı bir şekilde gelecektir.

Şunu unutmamak lazım, liyakatin olmadığı yerde sağlam sistem bozulur; liyakatin olduğu yerde ise bozuk sistem düzelir.

Eğer bir iktidar vatandaş memnuniyeti odağıyla kamu hizmeti üretmek istiyorsa öncelikle kurumsallaşma odaklı bir sistem kurmalı, sonrasında liyakatli kişilerden oluşan bir organizasyon oluşturmalıdır. Sistem kurmak önemlidir; fakat sürdürmek daha da önemlidir. Sistemi sürdürecek ve hatta geliştirerek ileriye taşıyacak olan organizasyonu oluşturan kişilerdir.

Pandeminin ortaya çıkmasıyla birlikte dünyada hızla değişen alışkanlıklarımız, yönetim şekillerine de yansıdı. Eski tanımlar değişmeye başladı. Liyakat kavramının bugüne kadar olan tanımını ve bundan sonra tüm dünyada kabul görecek ve ülkemizde kamu sektörünü başarıya götürecek olan formülü açıklayacağım. Ama önce gelin mevcut tanıma bir bakalım. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre liyakat, “bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak tanımlanmış.  Liyakatli olmak için, görev verilmeye uygun olması yeterli iken, uygunluğu amiri, atamayı yapacak kişi ya da komisyon tarafından belirleniyor.  Sağlıklı bir değerlendirmenin yapılamadığı durumlarda işi yanlış kişilerin alması ise liyakatsizlik oluyor. Burada büyük bir boşluk var. Bu boşluk; siyasi baskı, tanıdık eş-dost, duygusal karar verme vb. gibi dış etkenler. Görev vermek ve liyakatli tanımı yapmak için tek kriterin olması az önce bahsettiğimiz etkenlerden dolayı boşluk yaratıyor ve sağlıklı bir atama yapılamamasına neden olabiliyor. Bu büyük boşluk, başarı ile başarısızlık arasındaki ince çizgiyi oluşturuyor. Halbuki liyakat tanımını genişletsek ve birden fazla kriterden oluşan bir tanım yapsak o zaman yanlış yapma şansı azalacak. Çünkü bir kriter göz ardı edilse veya gözden kaçmış olsa bile diğer kriterlerde kişi elenebilecek. Dolaysıyla bahsettiğimiz büyük boşluk yok edilmiş olacak.

Liyakatin yeni dönemdeki tanımı; birisinin, işin gerektirdiği asgari bilgiye, vizyona ve işi yapabilecek psikolojik yeterliliğe sahip olması demektir. Formüle etmek gerekirse aşağıdaki gibi bir durumdan bahsedebiliriz.

  Liyakat = İşin gerektirdiği asgari bilgi + vizyon + işi yapabilecek psikolojik yeterlilik  

Üç kriterin olduğu bir tanımlamadan bahsediyorum. Yeni dünyada bilgi sahibi olmak eskisine göre çok daha kolay. Dolaysıyla bilgiye ulaşmanın maliyeti minimuma inmiş durumda. Hemen hemen her konuda kısa sürede bilgi sahibi olunabiliyor. Halbuki vizyon kişinin gelecek öngörüsünün genişliğidir. Bu kısa sürede alınacak eğitim ya da eğitimlerle sahip olunabilecek bir şey değil. Uzun bir dönemde elde edilen bilgi, deneyim, öngörü, okuma, kültür, sanat vb. birçok alanın bir potada eritilerek oluşturulması gereken bir şeydir. Bir kişi herhangi bir konuda bilgi sahibi olabilir ama vizyonu olmazsa o bilginin de bir değeri olmaz. Yeni dünya kuralı da bu olacaktır. Sözün özü, vizyonu olmayan birisinin liyakatinden söz edilemez. Üçüncü kriter ise psikolojik yeterlilik. Çok geniş bir alanı kapsayan psikolojik yeterlilik, “tepeden inme” atamaların önüne geçecek çok önemli bir kriterdir. Psikolojik olarak yeterliliği olan kişilerin adalet, denge, düzen, sakin çalışma, sabırlı olma gibi birçok altın yeterliliği olacaktır. Ayrıca olgunluğu sayesinde de kamu hizmetlerini yerine getirirken, kamu kaynaklarını israf etmesinin önüne geçecek bir yeterliliği ifade etmektedir. Bir görevin bir kişiye yakışır olması ile verilen görev sırasında psikolojik olarak yeterliliğinin olmaması durumunu yani kötü örnekleri sıkça duyuyoruz.

Bu üç kriterin toplamının bir kişide olmasının adı liyakattır. Kamuda başarılı sistem kurulması, sistemin işlemesi ve geliştirilmesinin tek şartı liyakatli kişilerden oluşan organizasyon oluşturmaktır. Aksi durumda vatandaşa hizmet amacı olan kamu hizmetinin ifası sırasında birçok çarpık örneklere rastlarız. Daha da önemlisi, yeni dünya düzeninde tüm devletlerin başlangıç çizgisinde olduğu içinde bulunduğumuz dönemde, dünyaya yön veren bir ülke için bu tanımı yukarıdaki gibi genişletmeli ve kamudaki başarının tek anahtarının liyakat olduğunu unutmamalıyız.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir