İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Liderliğin doğumu ve ölümü

Lider olmanın bir reçetesi yoktur. Liderliğin doğumunda içsel olarak belirli özelliklere sahip olunması gerekse de dışsal süreçlerin rolü çok büyüktür. Bir toplumda lider çıkabilmesi için dışsal faktörlerin başında o toplulukta kriz ya da kötüye giden bir durum olması gerekir. Çünkü krizler lideri doğurur. Herşey yolunda giden bir toplumda lider çıkabilir mi? Tarihe baktığımızda sivrilen ve sonrasında da iktidara gelen liderlerin doğumu krizler, olağan üstü durumlardır.

Lider olabilmenin bir reçetesi yoktur ama lider kalabilmenin bir reçetesi vardır. Bir kişiyi krizler, olağan üstü durumlar lider yaparken, lider kalabilmek için evrensel ölçülerde tanımlanmış yönetim ilkelerini gerekir. Bu ilkelerin yerine başka şeyler konulmaya başlandığı zaman liderlik gerilemeye başlar ve zamanla biter. Liderlerin başarısızlıklarının yönetim ilkelerinden uzaklaşıp duygusal kararlar alınmasıyla başladığını söyleyebiliriz.

Tarihte liderlerin duygusal karar verme odağı ise çevresi ile oluyor. Bir lideri bitiren çevresindeki kadrolardır demek iddialı ama doğru bir tespittir. Zaten insanoğlunun en büyük zaaflarından biri insanlara dair düşüncesidir. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yönetimsel olayların  belki de en büyüğü nedir? Kanuni Sultan Süleyman’ın Rüstem Paşa ve Hürrem Sultan’ın ittifakıyla, Şehzade Mustafa’yı öldürtmesidir. Birçok tarihçinin üzerinde hemfikir olduğu, eğer Mustafa yaşasaydı Osmanlı İmparatorluğu bambaşka olacağıydı. Hitler, savaşı kaybetmek üzere olduğunda, en güvendiği ikinci adamı, Himmler’in kendisine yönetimi bırakması gerektiğini söylediğinde, gerçekle yüzleşmişti. Hitler, Himmler’i vatan haini olarak ilan etti, intihar etmeden bir gün önce Himmler’in bütün yetkilerini ve rütbelerini aldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yola birlikte çıktığı kaç arkadaşı sonrasında yanlış yaptıkları için yargılandı? Bunun gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

Görülüyor ki liderliğin doğumu kriz, kötü veya olağanüstü zamanlarda olurken, liderliğin ölümü, çevresi ile ilişkilerin yönetimsel kararlar almadaki rasyonelliğin önüne geçmesi ile oluyor.

İyi bir lider için liyakat, ahde vefadan daha önemlidir. Ahde vefa duygusal bir refleks iken liyakat, yönetim ilkelerinin en önemli maddesidir. Bu sebeple şartlar ne olursa olsun liyakatli insanlardan oluşan bir kadro, liderinin başarı şansını her zaman daha yükseltir. Sadece yola çıktığı kadro değil, yolda çalışmalarına dahil ettiği kadro da bir lider için çok önemlidir. Kadro değişimlerinde duygusal kararlardan öte liyakat ilkesi benimsenmelidir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir