Günümüzün en popüler kavramların başında liyakat gelmektedir. Özellikle devlet yönetiminde bir şeyler ters gittiği zamanlarda kamuoyunda dile getirilmeye başlayan konudur. Gündemi uzun süre meşgul eder. Bir süre sonra unutulur. Hayat eski olağan akışına döner.
Halbuki liyakat, devlet yönetiminde sürekli gündemde olması gereken bir konudur. Devletin sürekliliğinin sağlıklı şekilde sağlayan yegâne kavramdır. Bu kavramın irdelenmeden söylenip geçilmesi çok vahim bir durumdur. Zira devlet yönetiminin sürekliliğini sağlayan yönetimin en önemli parçasıdır.
Liyakat kavramı, devlet yönetiminin zor dönemlerinde kamuoyunun dikkatini çekmesiyle gündeme geliyor, ancak sonrasında hızla unutulması, bu kavramın anlamını yitirmesine yol açıyor. Kamuoyunda bir konunun sulandırılması, o konunun önemini ve ağırlığını azaltıyor. Bu nedenle, liyakat meselesinin sürekli olarak gündemde tutulması ve ciddiyetle ele alınması büyük bir önem taşıyor.
Liyakat ve ahlak, birbirini tamamlayan iki kritik kavramdır. Liyakat, ahlaki değerler üzerine inşa edilmelidir. Zira günümüz dünyasında, sadece bir kişinin bir konuda yeterliliği, liyakat kavramının tek başına yeterli olmadığını göstermektedir. Liyakatli fakat ahlaki değerlerden yoksun bireylerin kurumlara verdikleri zararlar giderek daha fazla gözlemlenmektedir. Bu nedenle, bir kişinin bir işte çalışabilmesi için öncelikle aranan nitelik ahlaktır; ardından liyakat değerlendirilmelidir.
Liyakat, devlet yönetiminde son derece önemli bir unsurdur ve bu liyakat, ahlaki değerler üzerine inşa edilmelidir. Bu nedenle, devlet yönetiminde ahlak kavramına büyük bir önem verilmesi gerekmektedir. Devlet yöneticilerinin en temel özelliği ahlak olmalıdır; çünkü ahlaki değerlerden yoksun bir yönetim, kaçınılmaz olarak çöküşe mahkumdur.
Devletin üst düzey pozisyonlarında görev alacak kişilerin belirli yeterliliklere sahip olmaları şarttır. Öncelikle, tarih bilgisi edinmeleri gerekmektedir. İkinci olarak, coğrafya bilgisi de önemli bir kriterdir. Bunun yanı sıra, ahlak, devlete bağlılık, alçakgönüllülük ve manevi yeterlilik (örneğin, devlet malına karşı duyulan saygı) gibi nitelikler de mutlaka aranmalıdır.
Sonuç olarak, iş hayatında bulunan bireylerin liyakatlerini ahlaki değerler üzerine inşa etmeleri, günümüz dünyasında bir zorunluluk haline gelmiştir. Özellikle devlet yönetiminde üst düzey yöneticilerin, insan odaklı değerlere sahip bireyleri tercih etmeleri ve liyakati bu değerler üzerinden değerlendirmeleri, ardından tarih ve coğrafya bilgisi gibi kriterleri göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Günümüz ve gelecekte, değerler, bilgi ve liyakat, fark yaratacak temel unsurlar olacaktır.
İlk yorum yapan siz olun