İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Reform yerelde başlar

Tarih boyunca yerel yönetimler, yönetimin ilk basamağı ve en önemli unsurlarından olmuştur. Merkezi yönetimin taşradaki yüzü olan yerel yönetim, idari yönetimin sivil toplum ve yerel diğer unsurlarla desteklenmesi sonucu daha da güçlü ve katılımcı hale gelmelidir.

Osmanlı döneminde, 17. yüzyıla kadar, katılımcı yönetim çerçevesi güçlü bir kadı müessesinin vakıflar ve ahilik yapısı ile sosyal, kültürel ve ekonomik destekleri başarılı olmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile üniter yapıya geçiş sağlanarak merkezi yönetim benimsenmiş, yerel yönetim belediyeler ile sağlanmaktadır.

Lakin yıllar içerisinde görülen şudur ki, yerel yönetimin kalbi olan belediyelerin diğer kurumlarla iş birliğinin istenildiği seviyede olmaması sebebiyle hizmette bütünlük sağlanamadığı durumlar ortaya çıkmıştır.

24 Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte yerel yönetim politikalarında da birtakım değişikliklere gidilmiş ve dönüşüm içerisine girilmiştir.

Osmanlı dönemindeki yerel yönetim politikalarının, çok başarılı olduğunu görmekteyiz. Zira yüzyıllardır dünyanın geniş coğrafyasına yayılan sınırlar, başarılı şekilde yönetilmiş ve vatandaş tarafından da memnuniyet gösteren bir yönetim sergilenmiştir.

17. yüzyılla birlikte yerel yönetim birimleri ve yöneticilerim liyakat odağı kalmaması sonucu hizmetlerin bozulduğu görülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki reform hareketleri, yerelden başlamamıştır ve bu sebeple başarısız olmuştur. Çünkü reformun ilk adımı aydınlanmadır. Reformun halkta karşılık bulması için halkın aydınlatılması şarttır. Avrupa’da önce aydınlanma sonra reform olduğu için başarılı bir reform süreci geçmiştir ama Osmanlı’da reform hareketleri bırakın halktaki aydınlanmayı, padişahın yakın çalışma ekibinde bile bir aydınlanma gerçekleştirilememiş ve nihayetinde reform sonrasındaki yeni kurumları eski gelenekçi kadrolar yönetmek suretiyle reformların başarısız olmasına sebeptir. Gelenekçi kadrolarda aydınlanma olmadığı için reformu benimsememiş ve direnç göstererek eski usul çalışmaya devam etmişlerdir ve nihayetinde kaht-ı rical olmuş devlet kademesini yönetecek liyakatli kişiler bulunamamıştır.

Merkezde durum böyle iken yerel de durum daha kötüye gitmiş, yerel yönetim “kadılık” müessesinin görev ve yetkileri farklı birimler kurularak bu birimlere dağıtılması sonucu zayıflamış ve liyakatten uzak kadrolar yerelde çözülmelere sebep olmuştur. Bu çözülmelerde adım adım Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılma süreci yolundaki taşlar olmuştur.

Bu tablodan şu sonuçlar çıkarılmalıdır; reform öncesinde halkın aydınlanması sağlanarak, reform hareketlerinin halkta karşılık bulması sağlanmalıdır. Bunun için yerel yönetimler en önemli halkadır. Ayrıca ister yerel yönetim olsun ister merkezi yönetim; liyakatin bozulduğu sistemler, yüzlerce yıllık sistemler bile, yıkılmaya mahkumdur. Reform hareketlerini eski kadrolarla yapmak başarısızlık getirir. Yerelden merkeze bilgi köprüsü, her daim açık ve sıkı iletişim içerisinde olmalıdır. Son olarak, tarih ders almasını bilen için iyi bir öğretmendir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir