2019 yılında ilan edilen pandemi ile dünya yeni bir çağa girdi. Böylece 1789 yılında gerçekleşen Fransız ihtilalinden başlayan yakın çağ, 230 yıl sürerek, tamamlanmış oldu. Her çağa başlangıç gibi yeni çağda da bir geçiş süreci bulunmakta. Bu süreç de 2025 yılına kadar sürecek olup kendi içinde belli evrelere ayrılmaktadır. 2024 yılına kadar dip dönem içinde olacağız. Bu evrede tüm dünya dibi görecek ve dipte neler yaşanırsa hepsini yaşayacak. 2024 yılına gelindiğinde ise yükseliş mücadelesi evresine geçilecek ve yeni çağda ülkeler süper güç olmak için mücadele içerisine girecekler.
Yeni çağın şifresi endüstri 4.0 olacak. Yani hayatın her alanında yapay zekâ ve robotik sistemlere şahit olacağız. Hayatımızın bir parçası olacak. İnsanların kol gücü robotik sistemlere devredilecek. İnsanların beyin gücünden faydalanılacak. Böylece mavi yakalılar beyaz yakalılara evrilecek. Belki de beyaz yaka ile mavi yaka arasında bir sınıf doğacak. Ya da sil baştan tüm sınıflar yeniden tanımlanacak. Bunu zaman gösterecek. Kesin olan bir şey var ki, dünya eskisi gibi olmayacak. Bu değişime ayak uyduranlar hayatta kalacak, uyduramayanlar ise yok olup gidecek. O yüzden gerek devletler gerek şirketler gerek bireysel ölçekte yeni düzene uyum sağlanması gerekmekte var olabilmek için.
Geleceği inşa etmenin yolu, geçmişi bilmekten geçmektedir. Her çağ kendi içinde devrimi barındırır. Dolayısıyla yeni çağ korkutucu bir şey gibi gelmemeli. Ya da şöyle ifade etmeliyiz, yeni alışkanlıklar ilk başta kulağa korkunç gelebiliyor ama bunun her çağ geçişinde insanlarda aynı etki yarattığını ve insanların başlarda yeni çağdan korktuğunu sonrasında uyum sağladığını unutmayalım.
Bize düşen yeni çağdan korkmak değil, yeni çağa ışık tutacak çalışmalara imza atarak öncü olmaktır. Yeni çağın kurallarını yazabiliriz. Bu bağlamda savunma sanayinde yazmaya başladığımızı ve hava savaş araçlarına dair İHA, SİHA ve insansız uçak gibi alanlarda öncü olduk. Bu alanda yeni çağın kuralını Türkiye koymuştur. Bundan sonra bu alandaki çıtayı da belirleyecek olan yine Türkiye olacaktır. Bu güzel örneği diğer sektörlere de yaymalıyız. Her sektörün kahramanı bu topraklardan çıkabilir. Buna canı gönülden inanıyoruz. Yeter ki bu konuda devletimizin sektörlerin önünü açacak adımları atsın. Elimizde Selçuk Bayraktar gibi bir rol model var. Bu örnekte yapılan hataları yapmadan, doğruları arttırarak diğer sektörlerde de yeni çağın kural koyucusu Türkiye olabilir. Her zaman dediğimiz gibi yeni çağda tüm devletler başlangıç çizgisinde. Yani geç kalmadık hatta geç kalmaya bile geç kalmadık. Eski çağdaki süper güçlü ülke tanımları sıfırlandı. Pandemi döneminde süper güçlü (!) ülkelerin süreçleri yönetmede ve maske, dezenfektan gibi pandemi araç gereçleri tedariği konusundaki yaşadığı krizleri gördük. İşte tam da o dönemde süper güçlü ülke tanımları yerle bir oldu.
Önümüzde çok büyük bir fırsat var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, fırsatları gerçekleştirmek için en büyük şansımız. Bunu iyi kullanırsak Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye yarınlara güzel bir şekilde taşınır. Bu topraklar böyle başarılara uzun yıllar hasret kaldı.
İlk yorum yapan siz olun