Pandemi ilanı ile yeni bir çağın başlamasıyla birlikte dünyada yeni bir dönem başladı. Yeni bir düzen geldi ve 2025 yılında tamamlanacak. Yeni çağın DNA’sı 4.0 akımı olacak. Her alanda olduğu gibi yönetim konusunda da 4.0 akımının hâkim olacağı bir döneme girdik. Artık yönetim çok daha yalın olacak.
4.0 akımının en önemli şifrelerinden birisi yalınlık. Yalın yönetim de bu bağlamda hâkim olacak. Süreçlerin, kavramların ve akışın karmaşık olmadığı bir yönetim dönemi geldi. Artık yönetimsel olarak insan faktörünün yanında yapay zekâ desteği olacak. İnsan sadece algoritmaları yöneten ve karar verici bir role evrilecek. Böylece çıktıların hepsi somut hale gelecek. Sonuçlar ya siyah ya beyaz kadar netleşecek. Gri alan kalmayacak. Yönetenler çıktılara göre karar verici olacaklar. Tüm analizi yapay zekâ yapacak. Karar verme sürecinde de yapay zekâ önerilerini sunacak fakat son karar insanda olacak.
Yönetim prosesinde girdileri, proses faaliyetlerini, kaynak hesaplaması, kontrolü ve çıktısı yapay zekâ tarafından yapılacak. Karar ise insan faktörüne dayanacaktır. Yapay zekâ yine önerilerini sunacak fakat karar verici insan olacaktır. Eski çağdaki yönetim sistemindeki prosesin tamamı insan faktörüne dayalı idi. Bu da çok donanımlı, teknik konularda uzman kişilere ihtiyacı doğuruyordu. Esas sorun tüm bu süreçlerin kurgulanmasının zaman açısından uzun sürmesiydi. Zaman en büyük maliyettir. Yönetim 4.0 ile maliyetler çok düşecek. İnsan faktörü sadece karar alıcı olacağı için ki bu da yapay zekâ destekli olacaktır, maliyet daha düşük olacaktır. Yapay zekâ destekli karar almak, bütün olasılıkların yapay zekâ tarafından hesaplanarak karar alıcı için seçenekleri sunmaktır. İnsan bu seçeneklerden bir kısmını seçebilir, hiçbirini seçmeyebilir ya da seçenekler arasında olmayan farklı bir karar verebilir. O yönetimdeki kişinin ya da kişilerin yönetimsel riskini oluşturacaktır.
Elbette yönetim gibi karmaşık bir sürecin büyük bir kısmını yapay zekâya emanet edip yöneticilik faktörü ortadan kaldırmayacak. Tam tersi daha aktif ve verimli olması gerekecek. Yönetim kurum dışına, olması gerektiği gibi, yönelecek. Yönetimin esas görevi, dış çevrede lobicilik yapmak, finans konusunda ilişkiler gerçekleştirmek, pazar arayışları gibi önemli işler yapmaktır. Fakat iç süreçlerde yönetim zamanı çok aldığı için esas yapılması gerekene zaman kalmıyor. Yönetim 4.0 ile teknik ve zaman alacak şeyleri yapay zekâ devralacak ve yönetimin gücünü dışarıya yöneltecek. İşte o zaman daha başarılı organizasyonlar olacak. Olması gerekene evrilecek. Bunu yıllardır danışmanlık sektörü ile yapmaya çalışan organizasyonlar, çeşitli nedenlerden dolayı bu görevi bir türlü devredemedi. Hal böyle olunca esas odak alanına girilemedi. Bu sebepledir ki devasa şirket sayısı çok az. Uluslararası ölçekte faaliyet gösteren global şirket sayısı daha da az. İç süreçler tabiri caizse kol gücü gerektiren konudur, dış süreçler ise beyin gücü. İşte 4.0 akımı tam olarak da bu. Kol gücünü insandan alıp yapay zekâya devrediyor. İnsanı da beyin gücünü kullanmaya zorluyor. Yönetimde de böyle olacak. Bu sayede şirket mezarlıkları dolup taşmayacak. Kapanacak şirket sayısı azalacak.
Organizasyonun beşerî yatırımını yapan iş insanları kazanacak. Geçmiş zamandaki abartılı ofisler, kiralık şirket araçları, gereksiz lüks harcamalar yerini beşerî yatırıma bırakacak, olması gerektiği gibi. Çünkü kimse ofisleri lüks diye bir şirketin ürünlerini satın almaz ama yönetimi mükemmele yakın olan şirketin tüm ürünleri rahat şekilde satılır. Yeni çağın kuralı da bu olacak.
İlk yorum yapan siz olun